Türkiye’de futbol en popüler sporlar arasında yer almaktadır. Televizyon ve internet üzerinden en çok takip edilen spor dalı olarak bilinmektedir. Türkiye’de dört büyükler olarak nitelendirilen Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor başta olmak üzere takımların çok fazla taraftar kitlesi bulunmaktadır. Bu dört takım Türkiye’de ligde en çok şampiyonluk kazanan takımdır. Günümüzde en çok yıldızı olan futbol takımı ise Galatasaray’dır. Bu takımların elbette ki Türkiye futbolu üzerinde çok büyük etkileri bulunmaktadır. Ancak bugünkü yazımızda bu takımlar ile birlikte Türkiye’de futbolun tarihçesi konusuna göz atacağız.
Türkiye’de modern anlamda futbol ilk olarak 1800’lü yılların sonlarına doğru oynanmaya başlanmıştır. Futbol genel olarak bakıldığında İslam geleneklerine çok faza uymuyordu. En azından o dönemdeki İslam kültürünü benimseyenler tarafından uygun olarak görülmüyordu demek daha doğru olacaktır. O yüzden de futbol konusunda ilk öncüler o dönemde yaşayan gayrimüslim azınlıklar olmuştu. Genel olarak bakıldığında Selanik ve İzmir’de yaşamakta olan Rum ve Ermeniler futbolu Türkiye’de ilk oynayan kişiler olmuşlardır. Bu bölgelerde yaşayan Rumlar, İngiliz ve İtalyan kökenli olduklarından dolayı futbolla çok öncesinde tanışmışlardı. O yüzden de sonrasında takımlar ve kulüpler kurmaya başladılar.
1877 senesinde İzmir’de yaşamakta olan bu azınlıkların bir topla oynamış oldukları oyunları Müslümanların da ilgisini çekmeye başladı. Bu bölgede yaşayana Whittal, Chernaud ve Giraud gibi aileler futbol konusunda önce olmuşlardır. 1894 senesinde İzmir’de Football Club Smyrna yani İzmir Futbol Kulübü kurulmuştur. Aynı takım 1906 senesinde bir turnuvaya katılmış ve ikinci olmayı da başarmıştır.
Ege’de futbol konusundaki ilk öncülerden biri olan James La Fontaine sonrasında İstanbul’a yerleşir. 1902 senesinde ise Horace Armitage ile birlikte Cadi-keuy Football Club’ı kurmuştur. Buradan ayrılmış olan bazı İngilizler ise bir sene sonra Moda Football Club’ı kurmuştur. Yine bir sonraki senede ise Elpis Kulübü kuruldu. Aynı sene içerisinde Imogene takımı da kuruldu. Bunun üzerine Pazar Ligi düzenlendi ve kazanını ise Imogene oldu.
1901 senesinde Fuat Hüsnü Kayacan ve Reşat Danyal çevresindeki dostları ile birlikte ilk Türk takımı olarak bilinmekte olan Black Stocking Futbol Kulübü’nü kurdular. Ancak bu takım kalıcı olmayı başaramadılar ve kurulmuş oldukları 1901 bir senesinde faaliyetlerine son verdiler. Fuat Hüsnü Kayacan aynı zamanda ilk Türk futbolcusu olarak bilinmektedir.
Beşiktaş her ne kadar 1903 senesinde kurulmuş olsa da futbol alanında 1910 senesinde faaliyetlerine başlamıştır. 1905 senesinde ise Galatasaray, 1907 senesinde Fenerbahçe kuruldu ve bu üç takım Pazar Ligi’nde çoğunluğu sağlamayı başarmış oldular.
1908 senesinde ise II. Meşrutiyet ilan edildi. Bunun üzerine futbol alanında Türkiye’de bir hızlanma süreci yaşandı. Futbol takımlarının sayısın da o tarihten sonra gözle görülür bir artış yaşandı. Artık özellikle gençler arasında favori spor dallarından biri olarak futbol yer alıyordu. İstanbul üzerine kulüp sayılarında büyük bir artış yaşanmaya başlandı. Bunun üzerine de İstanbul Futbol Kulüpler Birliği kurulmuştur.
Bunlar ile birlikte Cuma Ligi de kuruldu. Bu lig ise birkaç takımın birleştirilmesi ile meydana geldi.
İstanbul’dan İzmir’e geçtiğimizde ise burada kurulan ilk kulüp Karşıyaka olmuştur. Sonrasında 1914 yılında da Altay kurulmuştur. İzmir’in önde gelen diğer takımları olan Altınordu 1923 senesinde, Göztepe 1925 senesinde, Bucaspor ise 1928 senesinde kurulmuştur.
Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de Futbol
Cumhuriyetin kurulmasının ardından Türk futbolunda yer alan kulüp sayılarında muazzam bir artış meydana gelmiştir. O yüzden de 1923 senesinde Türkiye Futbol Federasyonu kuruldu. 1923 yılının Mayıs ayına gelindiğinde ise FIFA üyeliği kabul edilmiştir.
Türkiye milli takımı ise tarihindeki ilk futbol maçını Romanya’ya karşı İstanbul’da oynamıştır. Türkiye’de ülke çapında yapılan ilk şampiyona ise 1924 yılında yapıldı. Bu şampiyona Türkiye Futbol Şampiyonası ismi adı altında yapılmıştır.
UEFA ise bilindiği üzere 1954 senesinde kurulmuştu. Kuruluşundan sekiz sene sonra yani 1962 senesinde UEFA’ya bir Avrupa ülkesi olarak kabul edilmiştir.
Türkiye’de Futbolun Profesyonel Hale Gelmesi
1951 senesinde futbolun profesyonelliğinin kabul edilmesi ile birlikte futbol bir meslek olarak kabul edildi. Böylece gelişiminin de önü açılmış oldu. Türkiye futbol ligi ise günümüze kadar pek çok farklı isim altında oynanmıştır. O güne kadar bu futbol ligi, Maarif Mükafatı, Milli Eğitim Kupası ve Milli Lig gibi isimler kurulmuştur. En son kurulan Milli Lig, 1959’dan bu yana devam etmektedir. Bu ligin günümüzdeki adı ise Süper Lig’dir. O tarihten sonra bu ligler ve sonrasında yapılan organizasyon ve kupa maçları futbolu Türkiye’nin en popüler spor dalı yapmayı başardı.
1991 Akdeniz Oyunları ise Türkiye’de futbol konusundaki milatlardan biridir. Bu tarihte bu oyunlarda genç nesil finale çıkmayı başardı. Yine aynı nesil futbolcular ile 1994 Dünya Kupası’nda 5. torba olmayı başarmışlardır. Sonrasında ise 1. torbaya kadar yükseldiler. Bu oyunların finalinde ise İtalya’ya karşı kaybettiler.
1998 Dünya Kupası’nda ise eleme maçlarında üçüncü oldukları için turnuvaya gidemediler. 2000 Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinde ise grup ikincisi oldular ve bunun sonucunda da play-off’a kaldılar. Bu maçlarda ise İrlanda ile önce 1-1 sonrasında ise 0-0 berabere kaldılar. Bu sonuçlarla Türkiye, Avrupa Futbol Şampiyonası’na katılmaya hak kazanmıştır. Bu turnuva ile birlikte Türkiye milli takımı tarihte ilk defa uluslar arası bir organizasyonda çeyrek finale yükselmeyi başarmıştır. Çeyrek finalde ise milli takım Portekiz’e yenilerek turnuvaya veda etmiştir.
UEFA Kupası ve Süper Kupa
Türkiye’den bir kulübün elde ettiği en büyük başarıyı ise yine 2000 senesinde Galatasaray elde etmiştir. Bu takımın kadrosunda aynı zamanda milli takımda önemli pozisyonlarda yer alan isimler de yer alıyordu. Aynı sene içinde Galatasaray ilk olarak UEFA Kupası’nı sonrasında ise Süper Kupa’yı kazanmayı başarmıştır.
2000 yılında, önce UEFA Kupasını, sonra da Süper Kupayı kazanan Galatasaray, A millî takımın iskeletini oluşturan oyuncuların önemli bir kısmını da kadrosunda bulunduruyordu.
Dünya Kupası’ndaki En Büyük Başarı
2000’li yılların başı Türkiye açısından çok büyük başarılarla geçmiştir. 2002 Dünya Kupası, Türkiye milli takımının en büyük başarı elde ettiği turnuva oldu. Bu turnuvada büyük bir azimle karşısına çıkan rakiplerini yenmeyi başaran milli takım yarı finale kadar yükseldi. Tüm ülke ise turnuvayı büyük bir heyecanla takip ediyordu. Ne yazık ki yarı finalde döneminin en güçlü oyuncularına sahip olan Brezilya’ya karşı Türkiye kaybetti. Brezilya finale yükseldi ve Türkiye, Güney Kore ile üçüncülük maçı yapacaktı. Yapılan bu maçı Türkiye 3-2 kazandı ve bunun sonucunda da Dünya Kupası’nda üçüncü olmayı başardı. Bu turnuvada Güney Kore maçında Hakan Şükür’ün atmış olduğu gol ise Dünya Kupası tarihinde atılan en hızlı gol olmuştur. Futbolcu bu golü 10,8 saniye içinde atmıştır.
2008 Avrupa Futbol Şampiyonası
Milli takımının en unutulmaz başarılarından biri de 2008 yılında düzenlenen Avrupa Şampiyonası’dır. Bu turnuvada Türkiye’nin gruptan çıkabilmek için Çek Cumhuriyeti’ni kesin olarak yenmesi gerekiyordu. Fakat dakika 62’yi gösteriyordu ve Çekler maçta 2-0 öndeydi. Artık çoğu kişi Çek Cumhuriyeti’nin kazanacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Fakat milli takım neredeyse imkansızı başardı ve önce 75 sonra 87 sonra da 89. dakikada attığı gollerle çeyrek finale çıkmayı başardı.
Türkiye artık çeyrek finaldeydi ve rakibi de Hırvatistan’dı. Bir önceki maç gerçekten de unutulmazdı ve bu sefer milli takımı çok daha zorlu bir rakip bekliyordu. Bu zorlu mücadelenin 90 dakikasında gol olmadı ve maç berabere bitti. Bunun üzerine uzatmalar oynandı ve uzatmalarda 119. dakikaya gelindiğinde Hırvatistan golü buldu ve öne geçti. O dakikadan sonra Hırvatlar yarı finale çıkacaklarından emin gibiydi. Fakat bilmedikleri şey milli takımda bir nöbetçi golcü olduğuydu. Bu kişi de son dakikaların adamı olan Semih Şentürk’tü. Ünlü futbolcu 120+2’de atmış olduğu golle maçı penaltılara taşımayı başardı. Penaltıları da kazanan milli takım böylece Avrupa Futbol Şampiyonası’nda yarı finale yükselmeyi başardı. Yarı finalde ise Türkiye’nin rakibi Almanya’ydı. Milli takımda pek çok sıkıntı yaşanmasına ve bazı eksikler olmasına rağmen karşılaşmanın ilk 90 dakikası 2-2’lik beraberlikle sonuçlandı. Uzatmalarda Lahm’ın atmış olduğu gol ile Türkiye turnuvadan elendi. Milli takım bu turnuvadan üçüncü olarak futbolseverlerin seneler geçse de unutamayacağı bir performansa imza atmış oldu. Umuyoruz ki milli takım ilerleyen dönemlerde hem Dünya Kupası hem de Avrupa Şampiyonası’nda çok büyük başarılara imza atabilsin.